Sizce yeteri kadar soru soruyor muyuz ya da nasıl soru sorulur bunu biliyor muyuz? Göremediğiniz en temel unsur “soru”nun ta kendisi. Soru sormak için ne kadar düşünüyoruz veya soru sormaya değer bir konu bulabiliyor muyuz? Soru sormaya başladık bile, gayet iyi gidiyoruz.

Düşündüğünü Düşünebilen Tek Canlı

     Aslında çoğu insan herhangi bir konu üzerinde soru soracak kadar düşünmüyor. Bu eylem aklına bile gelmiyor. Oysa insan, homo sapienstir. Yani düşünebilen bir canlı. Hatta Descartes’e göre homo sapiens sapiens yani düşündüğünün üstüne düşünebilen canlıdır. Yalnız yaşayamayan, gruplaşmak ve iletişim kurmak zorunda olan bir canlı. İşte bu yaşam boyunca, bilgiyi öncesi ve sonrası olmak üzere düşünüp değerlendirmeliyiz.

Hakikate Ulaşmak İçin Felsefe

     Felsefede her şey soru sormakla başlar. Soru sormak cevaptan bile önemlidir. Peki neden ? Çünkü ancak soru sorarak hakikate ulaşmak mümkündür. Sorular bile aynı kalmamalı ve düşünce ilerlemelidir. Soru sormak, düşünmenin yanı sıra öğrenmenin de bir yoludur. Cevabı olmasa bile, doğru veya yanlış bir bilgi gün yüzüne çıkmasa bile, soru sormak gereklidir. Yoksa insan, her şeyi kanıksadığında aynı kalmaya mahkum olur. Oğuz Atay’ın Tehlikeli Oyunlar kitabında dediği gibi: ” Nev-i beşer maișetini merak ve tecessüsle temin eder. ” (İnsanlar geçimini, merak ve kendisini ilgilendirmeyen konuları öğrenmeye çalışarak elde eder.)

Soru Sormak Çocuklukta Başlar

     Her şeye şüpheci yaklaşmalı ve sürekli soru sormalıyız demiyorum. Bu sadece ne kadar az sorduğumuz ve ne kadar çok öğrenmekten kaçtığımıza ilişkin bir bakış açısı.
     Sonuçta gökten 3 elma düştüyse, bunu çürümeye bırakmak olmaz. Bilgi orada bir yerde ve ona ulaşmak için önceliğimiz, soru sormaktır. Bu durumu tabii ki dinle ilişkilendirmek mümkün. Hatta en temel sebeplerinden olabilir. Özellikle din kavramının baskın olduğu toplumlarda soru sormak sizi komünist, anarşist hatta terörist bile yapabilir. Çünkü soru sormak yüzyıllardır işleyen düzene çomak sokmaktır. Bu konuda Schopenhauer şöyle der : “İnanca yatkınlığın en güçlü olduğu dönem çocukluktur; bu yüzden insanlar öncelikle ve en fazla bu nazik dönemi ele geçirmek için her yolu denerler. Eğer erken çocukluk döneminde belli temel görüş ve öğretiler çok ciddi bir tavırla tekrar tekrar anlatılırsa, bunlar hakkında ortaya çıkabilecek bir kuşku ihtimali ya bütünüyle göz ardı edilir ya da kuşkunun sonsuz felakete götüren ilk adım olduğu belleğe kazınır. Böylelikle bu durum öyle derin bir iz bırakır ki soru sormak ya da kuşkulanmak insanın kendi varlığından kuşkulanması kadar imkansız olacaktır.

Çocukluk Dönemindeki Baskı Ve Yönetme

     Tam da böyle olacak ki çocukluğumuz süresince sorduğumuz sorular “Bu kadar çok sorma, irdeleme, günah, yanlış” gibi sözler eşliğinde yok oldular. Oysa ki bunu en çok iktidar sahipleri kullanır. Düşünme, yaşama ve hatta gelişme sürecinize etki eden kişiler, çok soru sormanın aykırı olduğunu söyleyerek sizde ilerlemekte olan bu mekanizmanın kaybolmasına sebep olur. Bu güce sahip olan, öğretmeniniz yada aileniz olabilir. Bu yüzden düşünce özgürlüğünün sekteye uğramasına şaşmamak gerek. İnsanlar tanrıyı, yaşamı, ekmeği, suyu vb. şeyleri sorgularken günah işlediği, yanlış şeyler yaptığı gerekçesiyle düşünmeyi bıraktı. İşte burası o kadar yaralayıcı ki. İnsanın elinden asla alınamayacak olan düşünce özgürlüğü, yine insan iradesiyle sayfa sayfa kapatıldı.

Siz cevaplar bulmaya çalışıyorsunuz, biz ise daha çok soru sormak niyetindeyiz

Sigmund Freud

Sonuç Olarak

     Hiç olmazsa düşünerek özgür olduğumuz unutulmamalı. Her şeyi ama her şeyi düşünebilir ve her şeyi sorabiliriz. Sonuçta aklımız da günah işlemez ya. Bu dinsel, toplumsal veya insani etkileri bir kenara koyarak hür olmanın tadına bakmamız lazım. Bunun için bir soru ile başlamaya ne dersiniz?
     Hür olmak nedir?

Kaynak : Homo Sapiens Sapiens
                 Çocuk Görseli – Freepik

Etiketlenenler:

Yazar Hakkında

Lizardk

Siz beni bir de hayattan zevk alırken görecektiniz.

Tüm Yazıları Görüntüle